Görsel ve deneysel şiirlerle
okuyucunun karşısına çıkmak cesaret ister. Şair, klasik şiirlerin çokça yer aldığı bir
ortamda, yenilik adına şiiri farklı
sunumlarla ortaya çıkararak, satırlara dizilen imgeleri şekle büründürüp şiirden
taviz vermeksizin duyguları mısralara dökmekle özgünlüğünü ortaya koymuş.
“Gözkuşağı” işte böyle bir eser. Şairin, kübik, geometrik ve satranç taşlarıyla
acıya, zulme şiirsel başkaldırısıdır. Kitabı eline ilk defa alanları
önce görsel imge ile vuran, sonrasında
kuşakları çözülmüş gözleri doyuran bir eser.
“Gözkuşağı” şair Yusuf Bal’ın üçüncü
şiir kitabı. Şiir Vakti yayınlarından çıkan eser 96 sayfa olup görsel ve
deneysel şiir ağırlığı ile dikkat çekmekte. Kitapta Yusuf Bal’ın dergilerde
yayınladığı şiirlerin yanı sıra, hiçbir dergide yer almamış yakın tarihli
şiirleri de var. Daha önce Ötüken Neşriyat tarafından yayınlanan diğer kitabı
“Ücra İşlem” gibi, şairin her sayfada farklı temaları şekle büründürdüğü şiirleri
imgelerle ördüğü, bunun yanı sıra konu bütünlüğünü de sağladığı farklı bir kitap.
“Göz” aydınlık demek, kapı demek,
ışık demek. Bir kitabın kapağını açtıkça aralanıyor göz kapaklarımız. Tesadüf
müdür bilinmez ama Göz, kuş ve örümcek (ve zeminde ağ!) şeklindeki şiirlere
kitabın ön sayfalarında yer verilmesi anlamlı olmuş.
Sayfa 25 de yer alan “Demir At” şiiri
okuyuculara farklı çağrışımlar yapan bir şiir. “demirciler dövsün yüzünü, sen onlara ateşten gözlerinle bak/
çıkarsınlar seni, fırınlardan sıcak sıcak/ tut ellerimden hadi gidelim/ ötelere
on iki olmadan saat” dizeleri ile başlayan ve “sen paletlerini al, ben
ayakkabılarımı; gidelim/ demirciler dövsün yüzünü, sen onlara ateşten
gözlerinle bak” 1
“Kerbela” şiiri tarihte
Hz. Hüseyin ve taraftarlarının Yezid’in komutasındaki güçler tarafından
kuşatılmaları, günlerce susuz bırakıldıktan sonra şehit edilmelerini anlatıyor.
“Susuz kalmış bir çocuğun diliyle konuşur
ölüm” mısrası ile şair henüz
bebekken babasının kucağında okla vurularak şehit edilen Hz.Hüseyin’in oğluna
gönderme yapılıyor.
Siyah At şiirinde “tanrım/ isyan et diyorsun/ yudumlayıp baruttan
kaseyi/ kan çıkar yer yüzünde, habil kabil karışsın/ isyan et diyorsun
kutsal kitapta/ kötü olan her şeye” ve “biliyorum
yine, senin iznin olmadan ateşle abdest aldık, namazı erken kıldık” dizeleriyle acının geldiği yönü, acının kaynaklarını şiirinde şifreleyerek
vermiş okuyucuya.
Yine Siyah At şiirinde “ama biz hiroşima’ya bomba atan değiliz/ iki şehirde şeytanı
ateşten yaratan şeytan/ sonra ırak’ta milyon insanı öldüren katil abd/ değiliz,
şeytanın imana geldiği, yerde değiliz”
diyen şair Piyon, Fil, Vezir, Şah şiirlerinde benzer temaları işlemiş, oynanan,
oynanmak istenen oyunları ve acıları göz önüne sermiş, yaşanan curcunalardan
dolayı “Cadı Kazanı” şiiriyle de dünyayı cadı kazanına benzetmiştir.
“İkiz
Kale” şiirinde, sanki “ İkiz Kule” der gibidir. “Âdem’e isimler öğretilmişti yaratılınca/ silah isimlerini sonradan öğrendik” diyerek din, millet ayırımı yapmaksızın suçu bütün insanlıkta aramaktadır.
“Çok Sesli Koro” şiirinde, “Nereye
gider insanın gökyüzüne fırlattığı mızrak / … kesiyorum, beni besleyen
damarlarını dünya” derken şikâyetçidir
kötülerden.
“Bu
yüzden sokaklar Gazze / neden ülkeler kan / neden Arakan ölüm / dinginlik ve
sakinlikten bahsedilen din felsefesinde/ kapitalist rejim / caddeler Pazar,
sokaklar ölü / Bütün savaşlara isyanını gösteren diğer dizeleri.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen umudunu
tamamen kaybetmemiştir şair. Kimi şiirlerinde atın şahlanışı misali silkinmeyi,
dirilmeyi, mazlumun güç kazanmasını imgeler satırlarında. “İlkbahar oluyor kışlar/ çiçekler açıyor doyumsuzca bahara/ diniyor
sanki acılar en derin kuyularda” dizeleri “Meçhule Dönüş” şiirinden.
"keşke rayları s şeklinde yapsalar/ trenler sekerek gitse"
dizeleri, s sesi ile örülmüş bir sevgi
şiiri olan S Treni şiirinden. “Yine Yazıldı Adın” başlıklı şiirinde sevgi, ümit
ve kararlığını mitolojik karakter Atalante'nin
ismi ile imliyor. "Ateşi Gül Yapalım, Zehiri Bade" yine şairin
sevgisini, "Kayıp Şehrin Arkasından" özlemini, "Dünya"
hüznünü, Vakit şiiri ise hem görsel olarak hem de içerik olarak kainatın
yaratılışını işleyen bir şiir. “Vakit” görsel olarak bir girdabın yada galaksinin
üsten görünüşünü imliyor.
Görselliği ve deneyselliği Gözkuşağı’na taşıyan şair,
tarzıyla ilklere imza atmaktadır.
Şiirlerinde
acının resimlerini, imgelerle nakış nakış işlemiştir. Şair, satranç taşları
görselliğinde imlemiş savaşı ve zulmü. Kafatasını, “Sus Tası” yapmış.
Susulduğunu, seyirci kalındığını çizmiş en korkunç haliyle dimağlara.
Sosyal
konulardaki duyarlılığıyla örülü bir şiir kitabı “Gözkuşağı”. Belki de gözlerimizdeki
kuşakları çözüp zulme dur dememizi ve göğün kuşağında birbirimizin farkına
varmamızı bekliyordur şair, ne dersiniz?
Kaynak:
http://www.edebiyathaberleri.com/haber/59/yusuf-bal-gozkusagi.html
Erişim Tarihi: 04.04.2014
Erişim Tarihi: 04.04.2014